6 Nisan 2009 Pazartesi

Irmak'ın ataları


Kısa bir aradan sonra kaynatmaya hızla devam ediyoruz.

Bilim insanlarımız Darwin teorilerini tartışadururlarken Turkline Research & Development Institute, oldukça garip rastlantılar sonucunda dünyayı yerinden oynatacak sonuçlara ulaştı.

Henüz ana sınıfına giderken öğretmenleri tarafından bir aile ağacı yapıp boyayıp süsleyip püsleyip sınıfa getirmesi istenen Irmak, bu işi çok ciddiye almış ve derin araştırmaları sonucunda atalarının bu gördüğünüz garip yaratıktan geldiği bilgisine ulaşmış.

O gün bugündür - utancından olsa gerek - bu bilgileri bilim dünyasından sır gibi saklayan Irmak, geçtiğimiz günlerde taşınmak için eşyalarını toplarken çok yakın arkadaşı olan Kuzey'in yanında bu araştırmasını yere düşürüvermiş!

Irmak Hanım'ın gözlerinin bu yaratığın gözlerine olan benzerliği, bu araştırmanın doğruluğunu genetik açıdan açıklayacak olsa da o yıllarda ne genetik bilimden ne de DNA testinden haberi olan Irmak'ın bu kadar kapsamlı bir araştırmayı doğru bir şekilde yapabilmiş olduğuna malesef inanmıyoruz. Yine de bu araştırma ile yakından ilgilenmek isteyenlerin olması ihtimalini göz önünde bulundurarak bu bilgiyi bilim camiası ile paylaşıyoruz.

30 Ocak 2009 Cuma

Bazen tek bir fark, 5 milyon farka bedeldir.


hiçbir şey söylemiyor ve sözü Cem Yılmaz ustamıza bırakıyoruz.


29 Ocak 2009 Perşembe

İstanbul'da bir dilenci :)


İstanbul' da bir camide Cuma namazı çıkışında sadece 5 dakikalık sürede 350 YTL toplayan ve bu şekilde eğitimine devam ettiğini, buradan kazandığı paralarla kendine bir araba aldığını hatta son teknoloji cep telefonu, kamera ve fotograf makinası edindiğini, en kazançlı mesleğin bilişimde değil de, dileniş de olduğunu vurgulayan Batı isimli genç insanları hayrete düşürdü.
Karakola götürülmek istenen Batı kurtulmak için her yolu denedi ama Zabıta ekiplerinin kararlı olduğunu görünce hakaret tarzı yöntemlere başvurdu. Oda yetmedi yanındaki arkadaşının mafya lideri olduğunu, küçük yaşta bu dilenci mafyası tarafından okula giderken kaçırıldığını ve zorla dilendirildiğini idda etti.
Zabıtaların elinden kurtulamayacağını anlayan Batı Bey en son çare olarak mesleğinin vermiş olduğu deneyimi kullandı ve "Zabıtacı amcalarım bakın dua ederim, koy verin beni, kırışalım parayı" ifadelerini kullanarak Devletin memuruna ahlaksız teklifte bulundu.
Cami önünden Apar topar toplanan Batı, arabaya bindirilirken, işaret parmağını zabıtalara karşı sallamak sureti ile "BU YÜZÜ UNUTMAAAAA... Bi çıkayım bir daha yapıcam cam cam cam cam..." diye höykürdü.
Cumhuriyet Savcılığı tarafından el konulan olayla ilgili olarak başlatılan soruşturmanın devam ettiği bildirildi.
Haber: Sezen in intikamı

Sezen bizden ne gizliyor?




Gizli bilgiler basına sızmaya devam ediyor! Tayfur'un gerçek adını öğrendikten sonra şimdi de Sezen'in gerçek ırkını öğrendik!

Ufacık tefecikliğiyle kendini sevdiren, kimi zaman bir kedi gibi yanınıza sokulan, masum masum bakan Sezen bu zamana kadar bu ufaklığının sebebini herkesten saklamayı başarmış! Ama sonunda bu sır da gün ışığına çıkarıldı. Gelelim işin aslına...

Bilirsiniz Orta Dünya'yı ve ırklarını. Elfler vardır, Cüceler vardır, Troller vardır ve bir de tabii ki de Hobbitler vardır. Nam-i diğer "Buçukluklar", tombiş yüzlü 9 yaşında çocuk suratları olan, çevik becerikli,tüylü ayaklı ,ufacık tefecik, göbek bağlamaya eğimli, genel olarak sakin maceradan uzak duran, misafir ağırlamayı seven, sakalsız , şen kahkahalı, oldukça eski bi ırktır. Bu özellikler size de tanıdık geldi değil mi? Ufacık tefecik, yardım sever, bebek suratlı Sezen arkadaşımız meğer ırkının bütün özelliklerini taşıyormuş da haberimiz yokmuş! Önceki haberlerimizden birinde yayınladığımız kendisine ait bir fotoğrafta da suratındaki kılları da görme imkânımız olmuştu hatırlarsanız!

Peki neye dayanarak bu haberi hazırladık diye merak edenler için yukarıda Sezen'in geçen kurban bayramında köyünde çekilmiş bir fotoğrafını yayınlıyoruz. Bizim aramızda Hobbitliğinin bir çok özelliğini gizlemeye çalışan Sezen, köyünde adeta kendini bulmuş ve tam bir Hobbite dönüşmüş!

Fotoğrafta: Köyünün yöresel kıyafetleri ve doğal bir Hobbit görünümüyle Sezen.

28 Ocak 2009 Çarşamba

Irmak Eskiden Mutsuz Bir Ergenmiş!!!



Okumak için Giresun'dan büyük şehire yeni geldiği bir dönemde kendisini çok yalnız, mutsuz, örselenmiş, itilmiş, kakılmış hisseden Ergen Irmak, mutsuz Ergenler(EMO) diye bahsedilen, genelini 90'lı gençlerin oluşturduğu EMO akımına dahil olmuş.

Tüm bunları İnkar etme yolunda ısrarla yürümeye devam eden Irmak Hanım bu durumu fotoğraflarla kanıtlayabiliritemizi görünce pes etti ve herşeyi tüm çıplaklığı ile açıkladı.

Okumak için Giresun'dan büyük şehire yeni geldiğim bir dönemde yol bilmez iz bilmez elma yanaklı, iki pelikli bir kızdım.
Yaşımdan daha küçük göründüğüm için yaşıtım olan ama beni kendilerinden 5 yaş küçük sanan okul arkadaşlarım tarafından kah oyunlara alınmadım, kah alay edildim, kah itildim, kah kakıldım e birde örselendim.

Büyük şehrin yalnızlığından ve acımasızlığından bu şekilde payıma düşeni aldım.
Körpecik omuzlarımda taşıyabileceğimden çok daha fazla yük vardı. Artık elma yanaklarım eskisi kadar al değil, Örgülü pekillerim eskisi kadar gür değildi.

Günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları kovalarken ben bu yalnızlığa daha fazla dayanamayacağımı birşeyler yapmam ve bu yalnızlığa bir son verip, bir guruba, bir örgüte, bir kuruma dahil olmam gerektiğini, olmadı bir arkadaşlık sitesine, oda olmadı bir google gurubuna en olmadı toplu taşıma aracı bile tatmin edebilir beni diye düşünmeye başlamıştım.

Birgün şehrin en işlek caddesi olan İstiklal Caddesinde elimde kuru simitim, sırtımda okul çantam ve t cetvelim ile(cetvel kısmına bizler de anlam veremiyoruz) yağmurun ve sokak lambalarının altında dolaşırken, İş bankası binasının önünde bir karartı gördüm.

Gözlerim de zaten eskisi kadar iyi görmüyordu, gür peliklerim ve elma yanaklarım gibi bana ait olan herşeyi bu şehirde yiğtirmiştim.

Karartıya yaklaştıkça evet görüyorum, görüyorum bunlar o türkçe bilmeyen, saçlarını genellikle tek gözlerini kapatacak kadar öne yatıran, ikinci el kıyafet giyen, biraz metalcilerden, biraz punklardan bişeyler kapan, tüm vakitlerini istiklal caddesi iş bankası önünde cama yaslanarak, yere yayılmak sureti ile tüketen emo gençliği değilmi diye haykırmıştım.

İşte ogün iş bankası binasına yaslandığım ilk gündür diyor Irmak hanım.
Emo gençlerinin melankolik ruh hallerinin, Irmak hanımın ergenlik dönemindeki ruh haline çok uygun olduğunu, yalnızlığını bu şekilde aşmaya çalıştıgını ve geneli 90'lılardan oluştuğu için aralarına girmekte hiç zorluk çekmediğini de ekliyor.

Beni o hayattan çekip alan da Batı'dır diyerek açıklamasına son veriyor...
Burdan Batıya Irmağı önce bize sonra tüm insanlığa kazandırdığı için teşekkür ediyor, başarılarının devamı diliyoruz.
ŞİMİ İSE SİZLERİ EMOLAR HAKKINDA HAZIRLANMIŞ BİR VİDEO İLE BAŞBAŞA BIRAKIYORUZ.

Şok bir haber ile sarsıldık!

Aşağıdaki haberin tüm gazetelerde yerini alması ile biz de şok bir haber ile sarsıldık!!!!

İşte haber:

Obezite hakkında şok buluş

Çağın hastalığı sayılan obezite ile ilgili yapılan son araştırma, obezitenin, grip gibi bulaşıcı olabildiğini gösterdi. İngiliz ve Amerikalı bilim adamları, bu araştırmanın ardından, obezitenin çok hızlı yayılmasında AD-36 olarak bilinen "adenovirüs"ün önemli bir rol oynadığı kanısında.

AD-36 virisünün bulaştırıldığı fare ve tavukların hızla kilo almaya başladıklarını gözleyen bilim adamları, normalde öksürük, boğazda tahriş, konjonktivit ve isale yol açabilen AD-36 virüsünün hücrelerin daha hızlı çoğalmasına da yol açarak aslında kilo almaya neden olduğunu yeni keşfettiler.

Bilim adamları "Bu virüs öksürük, hapşırma ve hatta tokalaşmakla geçebiliyor" uyarısında bulundu.

Kaynak: hürriyet.com tr

Şimdi "ne alaka" diyeceksiniz belki sayın okuyucular... Ama alaka işte burada... Dilden dile dolaşan bu haber yüzünden Tayfur Geçimsiz işinden olmuş!!! Hapşırdığında, aksırdığında ya da çalışma arkadaşları veya müşteriler ile tokalaştığında OBEZİTE saçması muhtemel olan Tayfur Geçimsiz; çalışma arkadaşlarının yoğun protestoları üzerine işten çıkarılmış!!!!

26 Ocak 2009 Pazartesi

Tabularını birer birer yıkıyor


Homofobik tavırları ile ün yapmış Kazım Bey, tabularını birer birer yıkıyor.

Kazım, son olarak "büyük lokma ye ama büyük söz konuşma" atasözünü kanıtlayacak nitelikte olaylarla karşımıza çıkmıştı.

Hatırlayamayan okurlarımız için tekrar etmekte fayda var: "Beni çarmıha gerseler kırmızı çanta takmam" diyen Kazım Bey, bir metro istasyonunda kırmızı çanta ile yakalanmıştı.


Geçen gün de bir TV programında Hadise'nin göbeği açık giyim tarzından etkilenen Kazım Bey, bu modaya uymaya karar vermiş.

Kazım Bey'e buradan bir diyeceğimiz var: Söz konusu güzel kızlar olunca tüm prensiplerinizden vazgeçtiğiniz gözümüzden kaçmıyor.

23 Ocak 2009 Cuma

Ebru'nun muhteşem değişimi


Bomba bir haber ile tekrar karşınızdayız!

Ebru'nun 2003 yılında çekilmiş bir fotoğrafını bulduk. Ve gözlerimize inanamadık!!

Meğer Ebru; 2003 yılında fazla kiloları, inek gözlükleri ve bitişik kaşları ile Boğaziçi Üniversitesi'nde sıradan bir öğrenciyken, bir gün özel bir kanalda yayınlanan ve katılanları baştan aşağı yenileyen "Keşfet Kendini!" adlı bir programa katılmış.

Liposuction ile fazlalıklarından, lazer çizdirme ile inek gözlüklerinden kurtulan ve basit bir kuaför yardımı ile kaşlarını incelten Ebru; o yıllarda kafasına yapıştırarak kullanmayı tercih ettiği saç modelini de değiştirmiş ve saçlarını artık kabarık kullanmaya başlamış.

Ebru'nun muhteşem değişimi ile -yani fotoğraflar ile - sizi baş başa bırakıyoruz ve yorumlarımızı kendimize saklıyoruz.

22 Ocak 2009 Perşembe

Sezen ergenlik çağındayken


Şimdi hepimizin ergenlik çağında yaşadığı ikilemlerden bahsedeceğiz.

Henüz 13 yaşındayızdır ve kaşlarımız, bıyıklarımız çıkmaya başlamıştır. İşte tam bu yaşlarda hep tereddütler yaşarız. Arkadaşlarımız; bizimle bıyıklı diye dalga geçer, ne yapacağımzı bilemeyiz. Annemize, ablalarımıza, teyzelerimize danışırız. Onlar daha çok küçük olduğumuzu söyleyip olayı kestirip atarlar. Ama bir okul gerçeği vardır ve tüm okulda kaş ve bıyıklarımız dilden dile dolaşmaktadır.

İşte tam böyle ikircikli bir dönemde, Sezen Hanım'a ait bir fotoğraf. Neyse ki Sezen Hanım o dönemleri geçmiş de pala bıyıklarından ve tek kaşlı halinden kurtulabilmiş.

Tayfur'un gayrimeşru çocuğu


Flaş flaş flaş. Şok şok şok!

Tayfur Geçimsiz'in meğer herkeslerden gizlediği bir çocuğu varmış!!

Geçtiğimiz günlerde isminin Berfo olduğunu öğrendiğimiz çocuğun bakıcısı, Tayfur'un "açlıktan ölüyorum, yemek de yapacaksın" baskılarına dayanamayarak evden kaçmış.

Bu durumda çocuğa bakacak kimseyi bulamayan Tayfur, evladını iş yerine getirmiş. Çocuğunu masanın altına saklayarak onu oyalamaya çalışan Tayfur, Berfo'nun sıkılıp ortaya çıkmasıyla yakayı ele vermiş.

21 Ocak 2009 Çarşamba

Neden ağda yaptırmıyor?

Güzelliği ile dillere destan olan, nice canlar yakan Zeynep Hanım, bu kez fena yakalandı. 2. sınıf bir barda elinde bira şişesiyle görüntülenen diva, görenleri şaşkına uğrattı. Çünkü kolları, adeta King Kong filminden bir sahneyi aratıyordu. Mikrofonumuzu elimize aldık ve Zeynep Hanım'ın kol kıllarını neden aldırmadığını kendisini tanıyanlara sorduk. Aldığımız cevaplardan satır başları şöyle:

Ebru Y (24): Evinde doğal gaz yakmıyor, dolayısıyla çok üşüyor. Kol kıllarını, soğuktan korunmak için aldırmıyor.
Şevket B (33): Bir feminist olan kendisi doğal güzelliğine güveniyor.
Ahmet T (28): "Böyle daha vahşi görünüyorum, erkekler beni daha seksi buluyor." diye düşünüyor.
Kazım T (30): "En uzun kol kılına sahip olma" kategorisinde Guinness Rekorlar Kitabı'na girebilmek için uzatıyor olabilir.
Sezen A (18): Kendisinin bir trendsetter, bir moda ikonası oladuğunu sanıyor ve kadınlar arasında kol kılı modasını yaygınlaştıracağını iddia ediyor.
Erman E (45): Bir çeşit fobi alan "kılaldırıncakaşıniya" hastalağına sahip, vücudunun reaksiyon vermesinden korkuyor.
Irmak (31): Sevgilisinin onu bu haliyle beğendiğini düşünüyor.

Nedir Kazım'daki bu kimlik arayışı?


Ekibimiz son olarak Kazım'ın hatıra fotoğraflarını ele geçirdi. Görüyoruz ki Kazım Bey, geçmişten bu güne bir hayli kimlik bunalımı yaşamış. Nedir Kazım'daki bu kimlik arayışı? diyoruz ve şaşkınlığımızı sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Kazım'ın 2009 yılının ilk günlerinde, yani kendisinin 27 yaşında olduğu şu günlerde; arabesk kimliğine büründüğügözlerden kaçmıyor.

Kazım Bey günlerini, etrafa küçük Emrah bakışları saçıp göğsüne jiletler atarak geçiriyor. Ne diyelim Kazım Bey, araya araya sonunda gerçek kimliğinizi bulmuşsunuz.

20 Ocak 2009 Salı

Tayfun'un Gizlediği Gerçek İsmi Ne??


Günlerdin sabırsızlıkla beklenen sır sonunda açıklanıyor!!!

Arkadaş çevresinde "hafif" toplu vücuduyla ve "r"leri söyleyememesiyle sempati toplayan Tayfun Geçimsiz aslında "Tayfun" değilmiş!

Elimize geçen bilgiye göre, herkesin "Tayfun" adıyla tanıyıp sevdiği Tayfun'un gerçek adı TAYFUR'muş, evet Tayfur! Ferdi Tayfur gibi Tayfur! 18 yaşına kadar adını telaffuz edememenin sıkıntısıyla yaşayan Tayfur, 18 yaşını doldurur doldurmaz adını Tayfun olarak değiştirmiş ve kendini bu isimle tanıtacağı yeni bir arkadaş çevresi edinmiş. Herkesten yıllardır sakladığı bu sırrı afişe ettiğimiz için Tayfur arkadaşımızdan özür diliyor ve onu Tayfur olarak da seveceğimizi belirtmek istiyoruz.

Irmak kocasından dayak mı yiyor?


Son olarak redaksiyonlarını yaptığı BMW içeriklerinin içinde boğulurken gördüğümüz Irmak Hanım'ın, yoğun iş temposundan dolayı oldukça yorgun düştüğü gözlerden kaçmıyor.

Bu yorgunluğun üstüne gözlerinde morluklar beliren Irmak acaba kocasından dayak yiyor olabilir mi?

İş ve aile stresini üzerinden atmaya çalışan Irmak Hanım'ın kendini içkiye verdiği, ayyaşlar gibi ortalarda dolaştığı ve arkadaşlarının maskarası haline geldiği söylentileri çalkalanıyor.

Kriz Halleri...

Şu anda elimize geçen bir son dakika haberi var ki bu kez o kadar eğlenceli değil sevgili okurlarımız. Biliyorsunuz ki ekonomik kriz aldı başını gidiyor, insanlar yıllarca emek verdikleri işlerinden sorgusuz sualsiz çıkartılıyor, insanların maaşlarına zam gelmiyor (bu arada kiralara, doğalgaza, suya elektiriğe deli gibi zamlar geliyor) zam gelmiyormuş gibi maaşlar düşürülüyor ve hatta insanların en doğal ihtiyacı olan öğle yemeği hakları da ellerinden alınıyor. İşte bu acı olaylardan sonra sokaklardan insan manzaralarına bir göz attık ve durumun içler acısı olduğunu sizinle paylaşmaya karar verdik...




Ahmet: 24 Yaşında, Bilgisayar Mühendisi.
Öğlenleri tanesi 30 kuruştan 2 adet midye yiyerek karnını doyurmaya çalışıyor.


Ebru ve Zeynep: Yaşları bilinmiyor :) Metin yazarları.

Krizi fırsat bilip sokakta köşe başında mütevazi arabasında lahmacunlar satan Hayri amcadan tanesi 1 TL'den birer lahmacun alıp günü böylece atlatmaya çalışıyorlar. Nasıl aç olduklarını fotoğraftan da görebiliyorsunuz.


Bazen öyle günler geliyor ki ceplerindeki para ile Akbil mi dolduracaklarını yemek mi yiyeceklerini şaşıran Ebru ve Zeynep, parklardan yeşillikler bulup yiyerek ekonomi yapmaya çalışıyorlar.


Zaman zaman sağdan soldan bulduğu, komşulardan aldığı bayat ekmekler ile ekmekli yumurta yaparak bunları iş yerine getiren Zeynep, açlıktan ölmek üzere oldukları her hallerinden anlaşılan arkadaşlarını işte böyle doyuruyor.

İşte 2009 yılının ilk günlerinde ekonomik krizin çalışanlar üzerinde gösterdiği etkilere şahit olduk. Ne diyelimmm, ekmek yoksa pasta yiyelim, değil mi??

19 Ocak 2009 Pazartesi

Bir halk türküsü gerçek oluyor

Şok şok şok, flaş flaş flaş!

Bir Pazartesi günü şirkete bıyıklı gelerek herkesi şaşkınlığa uğratan Şevket Bey'in foyası meydana çıktı!

İşte açıklıyoruz: Meğer Şevket Bey ilhamını bir türküden almış ve bu türküde bahsi geçen karakterin kimliğine bürünmek istemiş. Aşağıda sizlere bu türkümüzün sözlerini hatırlatıyor ve gerisini siz sevgili okurlarımızın muhakemesine bırakıyoruz.


kırmızı kurdele
kör olasan emine
endim derelerine
bilmem nerelerine
kaytan bıyıklarımı
sürsem nerelerine

yavrum da sana
ipek mendil alayım
endim derelerine
bilmem nerelerine
kaytan bıyıklarımı
sürem nerelerine

yavrum da sana
melez gömlek alayım
endim derelerine
bilmem nerelerine
sırma bıyıklarımı
sürem nerelelerine

yavrum da sana
kalıç potin alayım
endim derelerine
bilmem nerelerine
sırma bıyıklarımı
sürem nerelerine

Jet sosyetede şok gelişmeler var

Geçtiğimiz günlerde Bulduramazoğlu ailesinin biricik oğlu ve Bulduramaz Helvaları Holding'in veliahtı Şevket Bulduramazoğlu ile Çölbaşı International Holding yönetim kurulu başkanı Yılmaz Çölbaşı'nın biricik kızı Özge Çölbaşı'nın mutlu bir evlilik için ilk adımlarını atmalarına tanık olmuş ve onların nişan fotoğrafını elimize geçirerek, sizlere ulaştırmayı başarmıştık.

Bu mutlu tablonun arkasında bir şeyler yatabileceğini, çapkın ve yakışıklı Şevket Bulduramazoğlu'nun evlenmeden önce mutlaka haylazlıklar yapacağını tahmin eden ekibimiz, son günlerde Şevket Beyi yakın markaja aldı ve sonunda şok edici görüntülere ulaştı!

İşte şok görüntüler!! Şevket Bulduramazoğlu, hafta sonunda Zeina bar'da iş arkadaşları ve nişanlısı ile birlikte doğum gününü kutluyordu. Nişanlısının tuvalette olduğu sırada içkiyi fazla kaçırdığının herkes tarafından fark edildiği Şevket Bey, orada tesadüfen bulunan bir Rus güzeli ile yakın ilişkiler içerisinde yakalandı.

Özge Hanım'ın henüz olaydan haberi olmadığı, olayı gören arkadaşların bu durumu Özge Hanım'dan köşe bucak sakladıkları haberi ağızdan ağıza dolaşıyor. Eh Özge Hanım ne diyelim, dost acı söylermiş diyelim ve nişanlınızın yaptıklarını size biz haber verelim.

16 Ocak 2009 Cuma

SUPERMAN TÜRKİYEDE!!!












SupERMAN 'in Türkiye' de olduğuna dair söylentiler sürüyor. SupERMAN 'ın elinde kırmızı gül ile 4.Levent semalarında uçuştuğunu gören halk şakın. Halk, SupERMAN'ın gündüz gözlüklerini takıp mütevazi bir ofis de tasarım yaptığını, geceleri ise mavi taytını giyip, kırmızı gülünü eline alıp hayat kurtardığını söylüyor.

Ahmet Turan'dan şok eden açıklamalar!


Son olarak barlarda hovardalık yaparken yakaladığımız Ahmet Turan'dan şok açıklamalar geldi.

Ahmet Turan Cadı Kazanı ekibine; barlarda hovardalık yapmaktan büyük zevk aldığını itiraf etti. Fakat bazı kızların kendisinin çelimsiz vücudunu beğenmeyerek onu reddettiğini söyleyen Turan, bu durumun onu bir süreliğine depresyona soktuğunu ekledi. Bu depresif durumdan kurtulmak için psikoloğa da danışan Ahmet, spora başlamaya karar verdi.

Görünüşe göre Ahmet Bey, kas yaparak barlarda kızları hızla tavlamaya devam edecek.

Ahmet Bey'in spor salonu yüzme havuzuna slip mayo giyerek gideceği de söylentiler arasında.


Bu arada laf arasında Ahmet Bey "aşıdan ve iğneden çok korktuğunu, fakat bir gün bu hemşirelerle barlarda karşılaşma ihtimalini de hesaba katarak hemşirelere karizmayı çizdirmemek için korktuğunu çaktırmamaya çalıştığını" ağzından kaçırdı.

Ahmet Bey'in, bu konuda da psikoloğundan destek aldığı fakat korkusunu yenmeyi henüz başaramadığı da söylentiler arasında.

İŞTE BÖYLE KAYNATIYORUZ!


Cadı Kazanı, halktan gelen yoğun talep üzerine bir basın toplantısı düzenledi ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cadı kazanına en çok sorulan soru ise "kazanda kaynatma" işlemlerini nasıl yaptıkları konusu oldu. İşlemleri, görselli olarak ve fotoğrafta da görebileceğiniz gibi açıklığa kavuşturan Cadı Kazanı'nın kaynattığı isimlerin ise genelde erkek ağırlıklı olduğu gözden kaçmadı. Bunu; Cadı Kazanı'nın as başkanı Sezon Hanım, şöyle açıkladı: "Erkekler, yapıları ve hareketleri itibari ile bize en çok malzemeyi veren şahıslardır. İlhamımızı erkeklerden almış olsak da buranın bir "Cadı Kazanı" olduğunu, buraya kimin ne zaman düşeceğinin asla bilinemeyeceğini, hatta Cadı Kazanı üyelerinin birbirinin bile kuyusunu kazabileceğini" belirterek heyecanlı bekleyişi alevlendirdi.

Aman dikkat! Kamuoyu tarafından merakla takip edilen Cadı Kazanı'na düşmemek için epeyce uğraş vermeniz gerekiyor. Çünkü Cadı Kazanı, görünüşte küçük esasta dev bir ekip olduklarını vurguluyor.

Kazandakiler (soldan sağa): Kazım, Ahmet, Şevket, Erman

14 Ocak 2009 Çarşamba

Kazanova Ahmet: BU GECE BARDA GÖNLÜM HOVARDA ÇALSIN SAZLAR OYNASIN KIZLARRR!!" HOPPİZZZ!!!!

Her akşam iş yerinden en son çıkan Ahmet Turan’ın bir bildiği
varmış. “Bu gece barda gönlüm hovarda çalsın sazlar oynasın
kızlar” diye devam eden şarkı sözlerini kendine ilke edindiği öğrenilen Ahmet, şarkıda da bahsedildiği gibi her akşam barlardaymış.


İş yerini en son terkederek de kimseye yakalanmayacağını
düşünen Ahmet, özellikle geceleri facebook ve msn gibi
platformlarda online olarak mütevazi bir hayatım var imajı
çizmeye çalışıyormuş.


Dilinden düşmeyen HOPPİZZZ kelimesinin de barlarda edindiği bir çoşku nidası olduğu düşünülüyor.:)



Erman bir eczacıya mı tutuldu?

Kazım'ın metroda kırmızı çanta ile görenler şaşkın!!!















Facebook gibi platformlarda kırmızı çantası ile eleştirilere konu olan Kazım, yine aynı platformda Eylül 2008 tarihli yorumunda "çarmığa gerseler o çantayı taşımam" demişti ama ne yazık ki metro da kırmızı kol çantasını taşırken yakalandı.

Her seferinde kırmızı bir çantasının olduğunu inkar eden Kazım sonun da yakayı ele verdi.